Tencere önemli.
Ama tek başına bir şey ifade etmiyor.
İçi dolu olmalı.
Kaynamalı da.
Kaynamalı ki,
İnsanoğlu yemeli, içmeli.
Evi olduğunu hissetmeli.
Çoluk, çocuk, ebeveynler bir arada.
İnsan gibi.
"Yaşamalı."
Sokağa çıkmamak önemli.
Önce kendini, sonra aileni, yakınlarını, komşularını tüm çevreni korumak ve korunmak adına çok önemli.
Çıkmayalım o zaman.
Evde kalalım.
Kalalım da nasıl?.
Adam simitçi.
Sokağa çıkmazsa, satmazsa o simitleri akşama kadar.
Tencere boş.
Kaynamaz hanede o gün tencere.
Bir gün, iki gün, üç gün.
Ayakkabı boyayacak ki; evde tencere kaynasın Ali'nin evinde.
Sokakta mecburen ayakkabı peşinde.
Ama sıkıntı büyük.
Simit alacak kimse yok sokakta.
Ayakkabısının boyasını düşünecek halde kim var bu kriz ortamında?.
Devletin elini uzatabildiği insanlar iyi kötü tencere kaynatabiliyor.
Ya devletin elini uzatamadığı kenarda, köşede kalanlar.
Ya sosyal yardım projelerinde ismi olmayanlar.
Akşama kadar iyi kötü bir yevmiye ile evinde tencere kaynatanlar, o tencereye destek verenler.
İşte belediyelerinde bu işin içinde olmaları en çok onlar için önemliydi.
Vatandaş muhtarından başlayarak ilk elden ve daha kolay ulaşabilirdi tenceresini kaynatabilecek devletin bir kurumuna, kurumlarına.
"Yük" ilk elden daha kolay paylaşılabilirdi.
Her il, ilçe, kasaba, köy önce kendilerine yetmeyi başarabilirdi belki de.
Tencere belki daha kolay kaynardı.
İyi de olmazmıydı?.
Bu işi bir daha düşünmekte fayda var.
Vakit geçmiş değil.
**
Sevdiğim Laflar:
"TENCERE, TAVA; HERKESTE AYRI HAVA!.."