Dostluğu paylaşmak için sevgiyi yaşatmak için bayramlar vardır. Öncelikle bir şeyler karalamadan önce hepinizin kurban bayramı mübarek olsun. Kazasız belasız bir bayram geçirmeniz temennisi ile…
Tüm insanların birbirlerine daha çok yaklaştığı, dargınlıkların unutulduğu, küslerin barıştığı ve kardeşçe kucaklaştığı, sevenlerin bir araya geldiği, rahmet ve şefkat dolu bu bayram gününde, dost ve yakınlarınızla kucaklaştınız mı?
Kiminiz evet dedi kimimiz de pandemi sonrası yaşanabilecek olası sağlık probleminden dolayı sorduğum soruya hayır dedi!!!
Bayramlar, bir sevinç günüdür. Sizleri bilmem ama ben bayram sevincini doya doya yaşayamıyorum. Ülkemizde ki ve özellikle çevremde ki işsiz güçsüz, aç ve perişan dolaşan insanları görüyorum.
Evini geçindirmek için namusuyla kazanacağı, ekmek parası uğruna ter döken ve evine aylardır bırakın et almayı, bayram şekeri dahi alamayan insanları düşünüyorum.
Ajitasyon yapmıyorum yazıyı okuyanların belki böylesi dertleri yok ama işimden dolayı çevremde böyle onlarca aileler var görüyorum,karınca kararınca dostlarımızla birlikte yakımızda ki böyle aileler için bir şeyler yapıyoruz ama bunlar günü kurtarma hamleleri her zaman derim balık verme balık tutmayı öğret ki kendi balığını tutarak hayatını idame ettirsin her fert.
Ben her bayram çoluk çocuğu tok yatsın diye, doymuş gibi yapıp sofradan aç kalkan ve evinden kaçan babaları düşünüyorum.O yüzden her bayram sabahı bayramlar bayram ola diye köşe yazısı kaleme alırım.
Bunları düşünürken, sizlere Abdurrahim Karakoç’un yazmış olduğu “Bayramlar bayram ola” isimli bir şiiri sunmak istiyorum ve yorumu siz değerli okurlarıma bırakıyorum.
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı...
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı...
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini...
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı...
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı!..
(Suları Islatamadım)