Victor Hugo ne de güzel ifade etmiş!!!
“Hiç kimse vazgeçilmez değildir ve hiç kimse kendini vazgeçilmez sanan biri kadar aptal değildir.”
Mersinde ki bazı siyasiler bu yazım sizin için gelsin, hiç biriniz vazgeçilmez değilsiniz. Artık bazılarınız bu ruh halinden çıkın!!!
Ne hazindir ki kendini vazgeçilmez sananlarla doludur Mersin şehir mezarlığı…
Hayat öyle acımasızdır ki gömüldükten beş dakika sonra kentte emaren okunmaz hani hep deriz ya ANILARINLA ansınlar başka bir şeyin ile hatırlanman hoş olmaz.
Yaşamın her alanında her birimiz bu tür kendini vazgeçilmez sanan insanlarla karşılaşırız. Bu insanların ortak özelliği de bulundukları mevki ya da statüye kendi çabalarıyla, hak ederek gelmemiş olmalarıdır. Bunun kitabı da bana göre kentimizde yazılmıştır.
Geçmişte bürokrasi de daha çok gördüğümüz ve her şeyi kendinden menkul sayan, elde ettiği yetkiyi kişisel hırs ve çıkarları için kullanmaktan sakınmayan, bunu yaparken de çevresine zarar veren, bundan da keyif alan hastalıklı tiplerin benzerleri şimdilerde sözde seçilmişler arasında daha çok görülmeye başladı. Çünkü onlar, elde ettikleri yetki ve gücü kullanarak, kendilerine koşulsuz biat eden bir çıkar grubu yaratmayı başarmışlardır. Bu koşulsuz biat eden kitle çok tehlikelidir. Bunlar Muaviye ve Hz. Ali arasında yaşanan deve hikayesinde ki koşulsuz sorgulamadan biat eden tiplerdir ‘’Bana bak, ben de, sen de biliyoruz ki, bu deve erkektir. Küfe’ye dönüşte Ali’ye de ki: Şam’da öyle bir ahali var ki, erkekleri de dişileri de, onların cinslerine değil, Muaviye’nin ağzına bakarak söylüyorlar, o dişiye erkek dese, ya da erkeğe dişi dese, hepsi ona itaat ediyor.
Var git Ali’ye söyle ayağını denk alsın!’’
Kısacası bu kendinden menkul muhteris tiplerle mücadele ederken, önünüzde bu çıkar güruhundan oluşan, aşılması güç bir duvar bulursunuz siyaset rantiyecilerinin varlık nedenleri kendini vazgeçilmez sanan siyasilerin vereceği yaldadır gözleri. Yoksa hiçbir karşılıkları yoktur bunların sahada!!!
Eğer onlar giderlerse, kendilerinin o görevlerde kalması mümkün değildir. Bu asalaklar ne yazık ki kenti en az 20 yıl geriye götürmüşlerdir.
Sorunun değil, çözümün parçası olacak, kendini değil, hayallerini büyütecek, gelişen ve değişen koşullara göre kendisini sürekli yenileyecek, bununla paralel olarak kenti geliştirecek ve bu şehire vizyon katacak siyasilere ihtiyacı var artık bu kenttin!!!!
İnanın kaybedecek ve gidecek başka Mersinimiz yok!!!