Tüm dünyayı ve dolayısıyla ülkemizi saran tıbbi adı COVİD-19 olan bir salgınla mücadele ediyoruz. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın ve tüm sağlık çalışanlarının inanılmaz mücadeleleri ve halk sağlığı ile ilgili uyarı ve müdahaleleri malumunuz…
Öncelikle maske, mesafe ve hijyen üçlüsüne dikkat edilmesi öneriliyor… ardından da mümkün oldukça kalabalık alanlardan uzak durulması ve mümkünse hiç girilmemesi öneriliyor…
Toplumu bu virüse ve salgına karşı bilinçlendirmek için büyük kampanyalar düzenleniyor ki sağlık sistemi hasta yığılması nedeniyle işleyemez hale gelmesin…
Sağlık Bakanlığımız, HES (Hayat Eve Sığar) isminde bir uygulamayı geliştirip akıllı telefonlara bile yüklenmesini sağladı, bu uygulama ile kolaylıkla bulunduğunuz yer ve gideceğiniz yerin salgındaki durumunu da görüp ona göre önlem alabiliyorsunuz…
Hatta bu uygulamadan edineceğiniz HES Kodu olmadan artık toplu alanların ve devlet dairelerinin çoğuna bile giremiyorsunuz ki, hasta olan kişilerin toplumdan izolasyonu sağlanabilsin…
Bu hastalığı en çok yayan ve belirti olmadan atlatan yaş grubu ise gençler yani takriben 18-30 yaş aralığındaki bireyler… belirti olmadığından hastaneye başvurup test yaptırma gereği de duymadıkları, dolayısıyla test yaptırıp hasta olduğu anlaşılan sayının en az 10 katının da toplumda sağlıklı bireylermiş gibi dolaştığı söyleniyor uzmanlarca…
Tüm bunları zaten biliyoruz neden yazıyorsun ki diyenler, sabredin biraz şimdi anlatıyorum…
Dün akşam sakin sakin evimde otururken Erdemli ’den bir arkadaşım aradı ve 29 Ekim’de Devlet Bahçeli Meydanındaki konsere gidip gitmeyeceğimi sordu… Haberim olmadığını söyledim… Hatta “Ne konseri kardeşim bu salgının içinde şaka mı yapıyorsun, hakikaten konser mi var?” Diye sordum… yok ya ne şakası dedi… Büyükşehir Belediyesi düzenliyor diye de ekledi…
Konuşma bitince hemen Büyükşehir Belediyesinin resmi sosyal medya hesaplarına baktım acaba şaka mı diye… Değilmiş… Hatta bütün ilçelerin büyük meydanlarında açık hava konserleri düzenleniyormuş hem de açık havada da olsa 100-200 kişilik düğünler bile haklı olarak yasaklanmışken…
Bir an salgının ilk zamanlarındaki İngiltere geldi aklıma… hani önlem almayarak sürü bağışıklığı deneyip sonra da vazgeçmişlerdi ya… Acaba bütün ilçelerin büyük meydanlarına çoğunlukla belirti göstermeyen gençlerden oluşan bir kalabalığın azami 2-3 saat toplanarak eğlenmeleri kalabalık olmaları nedeniyle sosyal mesafeye uymayan şekilde çalan müziğin ritmi ile dans etmelerinin sağlanması ile amaçlanan Mersin iline özel bir bağışıklık türü denemesi mi?
Aylardır uğraşmakta olduğumuz salgınla alakalı risk faktörü hiç mi düşünülmedi? Ya da düşünüldü, dillendirildi de göz ardı mı edildi? Cumhuriyetimizin 97. Yıl dönümü, bu büyük bayram başka şekilde, halk sağlığını riske atmadan, coşkulu bir biçimde kutlanamaz mıydı? İllaki COVİD-19’a meydan okumak mı gerekiyordu?
Bu arada halk sağlığı deyince aklıma geldi… “Savaş bir halk sağlığı sorunudur.” Diyerek sınır ötesi operasyonu eleştirenlerden bu mesele ile ilgili tek bir açıklama geldi mi yoksa bu bir halk sağlığı sorunu değil mi?
Nasıl yani?