Mersin Limanının özelleşmesi şarttı…
İşletilemeyen, işletilmek istenmeyen bir limanın başına gelecek şey özelleştirmedir.
Birileri gelir, sizin işletemediğiniz limanı işletir, sizin kazanamadığınız parayı kazanır, kısa zamanda kara geçmeye başlar, sizde elden giden limana öylece bakarsınız.
Mersin Limanında da tam olarak bu yaşanmıştır.
***
Kiracı, aldığı desteklerle büyümüşte büyümüştür…
Daha da büyümek için yine desteklerine güvenerek her şeyi hiçe saymayı bile göz almıştır.
Limanın içine koca koca binalar bile dikmek istemiştir.
“Her şeyi ben yapmak istiyorum” iştahını her konuda göstermiştir.
***
Özelleştirme böyle mi olmalıydı?
Kritik yerler özelleşirken daha dikkatli olmak gerekmiyor muydu?
Bir kiracı gelip, kendine ait olmayan yerleri babasının malı gibi mi kullanacaktı?
Kira süresi hiç bitmeyecek gibi mi her şeyi yok edecekti?
***
Biz özelleştirmeyi yanlış anladık…
Kiracılarda kendini her şeyin üstünde gördü.
Kritik yerler kimin kontrolünde olmalıdır?
Tüm yetkileri kiracılara bırakmak ne kadar doğrudur?
Doğayı, kenti hiçe sayanlara kimse “dur” demeyecek mi?
Buna hakkımız var mı acaba?
Acaba “dur” deme hakkımızda mı yok?
Yoksa tüm mesele bu mu?