Mersin betona gömüldü.
Her tarafımız bina oldu.
Bitmiş yapı stokumuzda hayli fazla.
Evler, firmaların elinde kaldı.
Son 10 yıl, inşaat sektörüne biçilen lokomotif tabiri aslında koca bir balondu.
Sanayi olmadan, tarım olmadan kim ne yapsın binayı!
Ama işte gel gör ki, inşaat sektörü inanılmaz teşviklerle şişirildi.
Şimdi ise hızla hava kaçıran balon misali sönüp gidiyor.
***
Betona bu kadar yatırım yapacağımıza istihdam alanları yaratılsa idi şimdi farklı şeyler konuşuyorduk.
Koca koca binalar için tarım alanlarını peşkeş çekmeseydik, şimdi virüsün etkilerini farklı konuşuyorduk.
Ekonomiyi, tam kapanmayı farklı konuşuyor olacaktık.
Bunların hiç biri olmadığı için, evde kalamayan halk, ona bakamayan iradeyi konuşuyoruz!
***
Mersin’de de durum farklı değil.
Evler satılmıyor.
Faizler ve fiyatlar yüksek.
Kimsenin kredi alacak hali de yok.
O zaman kentsel dönüşümü konuşmalıyız.
Deprem gerçeğini konuşmalıyız.
İnsanların güvensiz binalarda oturduğunu konuşmalıyız.
Tarım alanlarını nasıl yok edeceğiz diye düşünmek yerine, bu kenti yerinde nasıl yenileriz bunu düşünmek gerekiyor.
Yıllardır konuşuruz…
Yıllardır aynı yerimizde sayarız.