"Beni denetleyin.
Beni sadece devlet denetlemesin; sizlerde denetleyin.
O vergileri nereye harcadığımızı denetleyin.
istismar, suistimal var mı; bunları denetleyin."
Kim dedi bu cafcaflı lafları;
"Bay başkan" dedi.
Kime dedi;
Gazetecilere dedi.
Dürüst.
Cesur.
Şeffaf.
Cevval.
Güvenli.
Havalı.
Kendisinden emin.
İcraatlarından emin.
Bürokratlarından emin.
Yakın çevresinden emin.
İşte özlenen yönetici.
İddialı.
Özgüvenli.
Beklenen kişilik.
"Helal olsun" derim ben;
"Daha önceleri neredeydiniz" diye de sorarım.
Özlemiştik böyle bir yöneticiyi memleketçe.
Ama uygulamada sıkıntılar görüyoruz ne yazık ki.
"Denetleyin" diyor.
"Nasıl olacak" söylemiyor.
"Gazeteci nasıl denetler" bilmiyor.
Ben kısa ve öz anlatayım bay başkana.
Gazeteci;
Görür, duyar, sorar.
Ve;
"Cevap" ister.
Halk adına sorduğu zaman gazetecidir zaten.
Aldığı cevabı halk ile paylaştığı zaman görevini yapmış olur.
Yansız.
Tarafsız.
Adil.
Mesela ben denetleme görevim adına sorarım;
"Basın Yayın Daire Başkanlığının bütçesinden seçildiğiniz günden bu yana kaç lira harcandı?."
Ve;
Kimlere harcandı?.
Bay başkan cevap verir mi?.
Satır, satır.
Kalem, kalem.
Bizleri aydınlatır mı?.
Hani "denetleyin beni" dedi ya.
Anlayalım hep beraber;
"Samimi mi?."
**
Bir soru daha;
İddialar ciddi ve üzücü çünkü.
"Muhalif bir gazetecinin bir başka belediyede çalışan eşinin işiyle-aşıyla uğraşmak ne kadar etiktir. Doğrumudur, yanlışmıdır., yakışıklımıdır.?. Bu konuda söyleyecek lafınız varmıdır?."
Söyleyin bilelim.
Sizin talep ettiğiniz gibi biz denetleyelim.
Siz de kamuoyunu aydınlatın.
İşimizi yapalım.
Biz "köfte" istemeyelim.
Siz "parmak" sallamayın.
**
Sevdiğim Laflar:
“ATTIĞI ÇOK, VURDUĞU YOK!..”