Türkiye artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir süreç yaşıyor.
Mesela;
TBMM’den onay alan İstanbul Sözleşmesinden bir imza ve bir kararnameyle çekiliyoruz.
Mesela;
Belediye şirketlerinin yönetimleri bundan sonra belediye meclisleri tarafından atanacak.
Yani;
MESKİ Genel Müdürünü ve üst düzey yöneticilerini Beyefendi değil de meclis belirleyecek.
Kaosun fitillerinin ateşlendiğini görmek çok zor değil.
Buradan ne çıkar;
Muhalefet Partilerinin kazandığı belediyeleri çalıştırmamak, kilitlemek çıkar.
Belediye Başkanının elini kolunu bağlamak çıkar.
Hizmet yollarını tıkamak çıkar.
Muhalif partili belediyeleri siyaseten çıkmaza sokmak çıkar.
Topal ördek yapmak çıkar.
Peki buradan adalet çıkar mı?.
Hak, hukuk çıkar mı?.
Vatandaş yararı çıkar mı?.
Kamu yararı çıkar mı?.
Çıkmaz.
Cezalandırma çıkar.
Oy devşirme çabası çıkar.
Ne karşılığında?.
Vatandaşı ezme karşılığında.
Belediyeyi topal edelim derken;
Vatandaşı ezersin.
Hizmet alma hakkını elinden alırsın.
Mağduriyetine yol açarsın.
Ve en önemlisi;
Başkanları da mağdur sınıfına sokarsın.
Çıkarlar dertlerini halka anlatırlar.
Su neden yok?.
Asfalt neden yok?.
Sosyal yardım neden yok?.
Temizlik neden yok?.
Çıkar anlatır.
Elim kolum bağlı der.
Beni cezalandırmak için senin haklarını elinden alıyorlar der.
Bumerang gibidir bu tür siyaset kurnazlıkları.
Döner seni vurur.
Bir de bakmışsın sandıkta yoksun.
**
Sevdiğim Laflar:
“DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇİLMEZ…”